Kutsal Kitap, çok sayıda sahte peygamberin geleceğinden bahseder. Peki ya İslam peygamberi? Bugün MİKA 3:5 pasajını inceleyeceğiz.
"Kavmımı saptıran o peygamberler ki, dişlerile ısırırlar, ve: Selâmet, diye bağırırlar; ve onların ağzına bir şey koymayan adama karşı cenk açarlar."
MİKA 3:5
"Selamet" diye bağırırlar!
Ayet'te "selamet" olarak çevrilen sözcük, sözlükte "esenlik" veya "barış" anlamına gelen "şalom"dur (שָׁלוֹם).
"Şalom"un doğrudan Arapça karşılığı "selam"dır (سلام). Ve bu, "İslam" (الإسلام) ifadesinin türediği sözcüğün ta kendisidir.
Çevirmenler tarafından bağırmak olarak çevrilen İbranice sözcüğe bakalım:
Qara (קָרָא).
Qara'nın doğrudan Arapça karşılığı harfi harfine aynıdır:
Qara (قرأ).
Peki İslam peygamberine iletilen ilk vahiy sözcüğünün kökü?
İqra (اقرأ).
Ayette "saptıran o peygamberler" olarak çevrilen İbranice ifadenin okunuşu:
"Hannəbî'īmhammat'îm"
Şaşırtıcı bir biçimde kulağa "Nebi Muhammet" gibi gelmektedir.
Bu iddiayı değerlendirirken, Kutsal Kitap'ın başka yerlerinde de çağrışım sanatı olarak adlandırılan söz sanatının bolca kullanıldığını hatırlamalıyız.
"Ve onların ağzına bir şey koymayan adama karşı cenk açarlar": İslam Devleti'nde Müslüman olmayanlara karşı iki seçenek sunulur: Cizye ya da cenk.
Cizye ödemeyi kabul ederlerse Müslümanlar tarafından kendilerine "eman" politikası uygulanır. Bunun anlamı, canları, malları ve namusları güven altındadır. Ancak cizye ödemeyi Kutsal Kitap'ın diliyle, "onların ağzına bir şey koymayı" reddederlerse Müslümanlar tarafından kendilerine cenk yani savaş açılır.
İlgili Kuran ayeti şöyledir: ". . . . . . hak din İslâm'ı din edinmeyen kimselerle, küçülerek kendi elleriyle cizyeyi verince kadar savaşın"
(9:29).
Yorumlar
Yorum Gönder