•Mektuplar M.S.55 yılları gibi, Müjdeler ise M.S.60 yılları gibi yazılmaya başladı.
İncil ilk 20-30 yıl sözel bir biçimde tebliğ edildi. İncil’in metninde yazının sözel bir şablon ile ortaya çıktığı gözükmektedir. Bu sözel şablonları iki ana kategoriye ayırabiliriz.
•Chiasmus yapıları
•İbrani mnemoteknik (ezbere dayalı teknik)
Chiasmus örneği: MARKOS 2:27
•İnsan
•Şabat günü için
•Değil (yaratıldı)
•Şabat günü
•İnsan için
En çok kullanılan İbrani mnemoteknik teknikler:
•Benzetme: “İsa sonra şöyle dedi”: Tanrı’nın Egemenliği’ni neye benzetelim, nasıl bir benzetmeyle anlatalım? “Tanrı’nın Egemenliği, hardal tanesine benzer”
MARKOS 4:30-31
•Karşıt paralel dizeler: “Size karanlıkta söylediklerimi, siz gün ışığında söyleyin. Kulağınıza fısıldananı, damlardan duyurun” MATTA 10:27
•“Doğrusu…” tarzı giriş ifadeleri: “Size doğrusunu söyleyeyim.” MATTA 5:18
•Abartı: “Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at…”
Bu tekniklere göre İsa öyle bir şekilde kendisini ifade ediyordu ki, onun sözlerini unutmak güçtü. Havarilerin hafızalarında kazınmış bir biçimdeydi.
Kilise Babalarının Aktarımı:
Papias / M.S.110-120
“Markos, Petrus’un yorumcusu olarak, sırasıyla olmasa da, Mesih’in söyleyip yaptıklarından hatırladıklarını tam olarak yazdı. Çünkü o (Markos) Rab’bi dinlemedi, takip de etmedi. Fakat kendisi, söylediğim gibi, dinleyicilerin ihtiyaçlarına göre öğretiş verirken Rab’bin vaazlarını bir kompozisyon içinde sunmaya çalışmayan Petrus’u izledi (öğrencisiydi). Böylece Markos hatırladıklarını yazarken hiçbir hata yapmadı. Çünkü hem duyduklarının hiçbirini atlamamak hem de bir yanlış sokmamak konusunda çok dikkatli davranırdı.”
(Eusebius, His. Ecc. III, xxxix, 15).
Matta hakkında (Papias) şunları söyler: Matta, (Rab’bin) sözlerini İbranice lehçesi (Aramice) olarak topladı (not aldı) ve hepsi (Havariler) elinden geldiğince bunları (Grekçeye) çevirdi. Aynı yazar (Papias) Yuhanna’nın ilk mektubundan ve de Petrus’unkinden alıntılar yapar.
(Eusebius, His.Ecc. III, xxxix, 16)
Havari Yuhanna’nın öğrencisi Papias’a göre, İsa henüz hayattayken Matta “sözlerini İbranice lehçesi (Aramice) olarak topladı (not aldı)” ve böylece İncil’in bel kemiği veya tebliğ mesajının ana hatları oluşmuş oldu. Matta’nın bir vergi görevlisi olduğunu anımsayacak olursak, aslında kendisinin bu görevi yerine getirmiş olabileceği en makul sonuçtur. Elbette ki İncil’in her bir yazarı Havari veya Elçi de değildir. Burada özellikle Markos ve Luka’dan bahsetmekteyiz. Fakat Markos, Petrus’un katipliğini, Luka ise Pavlus’un katipliğini üstlenmekteydi ve yetkilerini Havarilerden bizzat almışlardı. İncil metni yazıldığında Havariler hala hayatta idi. Kilise’nin başı Havarilerdi; eğer yazıları onaylamasalardı, şüphesiz bununla ilgili bir şüphe veya eleştiri getirilebilirlerdi. Halbuki hiçbir yazıtta böyle bir şey görmemekteyiz.
Matta’nın tematik bir dizimi vardır; eski antlaşmayla bağlantılıdır. Markos ve Yuhanna için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. Kronolojik olan Tek Müjde, Luka’dır.
Irenaeus / M.S.170
Matta, Petrus ile Pavlus’un Roma’da vaaz ettikleri ve kilisenin temellerini attıkları sırada (60’lı seneler civarında) İbranice bir müjde (İncil) yazıp yayınladı. Onların ayrılışından sonra Petrus’un öğrencisi ve yorumcusu Markos, Petrus’un vaaz ettiklerini bizlere bir kitap olarak kaydedip aktardı. Pavlus’un yol arkadaşı Luka da, bir kitapta onun vaaz ettiklerini derledi (62 ile 67 seneleri arasında). Sonra Rab’bin öğrencisi olup göğsüne yaslanan Yuhanna, Asya ili Efes’te bulunduğu sırada (1.yüzyıl sonlarına doğru) kendi müjdesini yazdı.
(Sapkınlara Karşı. III, 1)
İskenderiyeli Klement / M.S.150-215
Petrus’un yaydığı inancın ışığı dinleyicilerin zihninde o kadar parladı ki, onu bir kez dinlemekle veya tanrısal öğretiyi yalnız vaazla almakla yetinmediler; aksine, sözle aldıkları bu öğretiyi yazıya geçirip onlara bir nüsha bırakması için (Müjde’yi yazdığı kabul edilen ve Petrus’un arkadaşı olan) Markos’a yalvardılar ve bitirene kadar ona rahat vermediler. Böylece Markos’a göre İncil isimli metnin hazırlanmasından o sorumlu oldu.
(Eusebius, Kilise Tarihi II, xv, 1-2)
Dediklerine göre Havari Petrus, Kutsal Ruh’un esiniyle ne yaptığını fark ettiğinde, halkın hararetli talebini uygun gördü ve bu metni kiliselerin kullanımına tahsis etti. Klement, Hypotyposeis adlı eserinin 8. cildinde, bunlardan söz eder ve Hierapolisli mektubunda Markos’tan söz eder. Kendisi de (mektubu yazarken bulunduğu) şehre Babil diye mecazi bir isim vererek bu görüşü şu şekilde onaylar: “Sizler gibi seçilmiş olan Babil’deki kilise ve oğlum Markos size selam ederler.” Dediklerine göre bu Markos Mısır’a gönderildi. Orada yazmış olduğu Müjdeyi tebliğ etti ve İskenderiye’deki kiliseleri ilk kuran oldu.
(Eusebius, Kilise Tarihi II, xvi, 1)
Yorumlar
Yorum Gönder