“İpuwer’in Nasihatları” antik Mısır dönemine ait bir ağıttır. Papirüs, Hollanda Eski Eserler Ulusal Müzesi'nde yer almaktadır ve papirüsün üzerinde yapılan analizler M.Ö. 13. yüzyıla ait olduğunu göstermektedir. Fakat bu papirüs orijinal ağıtın bir kopyasıdır ve metin analizinde bulunan uzmanlar, ağıtın ilk yazılış tarihinin M.Ö. 1850-1600 yılları arasında gerçekleşmiş olabileceğini düşünmektedir. Ağıt, Mısır’da gerçekleşen bir dizi doğal ve siyasi felaketi tarif eder. Dikkatimizi çeken unsur ise tarif edilen doğal felaketlerin Tevrat’ta geçen 10 belaya bir hayli benzemesidir.
Birkaç örneğe bakalım:
•TEVRAT: "Bütün sular kana dönüştü. Irmaktaki balıklar öldü, ırmak kokmaya başladı. Mısırlılar ırmağın suyunu içemez oldular. Mısır’ın her yerinde kan vardı." (M.Çıkış 7:21-22)
°İPUWER: “Nehir kan olmuştur, fakat bazıları ondan içer. İnsanlar susuzluktan kıvranıyorlar.”
•TEVRAT: "Mısırlılar’ın hayvanları büyük çapta öldü. Ama İsrailliler’in hayvanlarından hiçbiri ölmedi." (M.Çıkış 9:6)
°İPUWER: “Tüm hayvanların yüreği yas tutuyor. Büyük baş hayvanlar inliyor, toprağın hali yüzünden.”
•TEVRAT: "[Çekirgeler] Bütün bitkileri, dolunun zarar vermediği ağaçlarda kalan meyvelerin hepsini yediler. Mısır’ın hiçbir yerinde, ne ağaçlarda ne de kırdaki bitkilerde yeşillik kalmadı." (M.Çıkış 10:15)
°İPUWER: “Ne meyve ne ot bulunabilir… Her yer neredeyse telef oldu.”
•TEVRAT: "Musa elini göğe doğru uzattı, Mısır üç gün koyu karanlığa gömüldü." (M.Çıkış 10:22)
°İPUWER: “Diyar ışıksız kaldı.”
•TEVRAT: “İsrailliler Musa’nın dediğini yapmış, Mısırlılar’dan altın, gümüş eşya ve giysi istemişlerdi. RAB İsrailliler’in Mısırlılar’ın gözünde lütuf bulmasını sağladı. Mısırlılar onlara istediklerini verdiler. Böylece İsrailliler onları soydular.” (M.Çıkış 12:35-36)
°İPUWER: “Altın ve lacivert taşı, gümüş ve malakit, akik ve bronz. Kadın kölenin boynuna bağlıdır.”
Bazı bilim adamları Papirüs’ün aslında Musa’nın 10 belası ve İbranilerin çıkışını Mısır halkının bakış açısıyla yansıttığını söylese de, sadece bu yazıdan hareketle böyle bir görüşü savunmak oldukça zordur. Ağıt, sadece doğal felaketlerden değil, aynı zamanda istila eden ordular, yakılan ve mahvedilen binalardan da bahseder. Üstelik papirüsün yazılış tarihi birçok uzmanın görüşüne göre İbranilerin Mısır’dan çıktıkları tarihe pek uymuyor. Çoğu uzman bu ağıtın M.Ö. 18-17. yy. civarında Asyalı Hiksos hanedanlığının Mısır’ı fethi ve bunun akabinde oluşan köle isyanını ve kaos ortamını yansıttığını savunur. Peki, hem Tevrat hem de İpuwer papirüsünde Nil’in kana dönüşmesi gibi doğal felaketlere ne demeli? Bilim adamlarına göre Nil tarihinde buna benzer olaylar birkaç defa gerçekleşmiştir. “Kızıl gelgit” adını alan bu fenomen, yüksek kimyasal değerlere sahip ateş renkli toksik alglerin patlamasıyla ortaya çıkan bir felakettir. Bu toksik su yosunlarının tetikleyişiyle balıkların ölmesi, büyükbaş hayvanların hastalanması, kurbağa, çekirge, bit, sinek gibi belaların açıklanması kısmen mümkündür. Tanrı’nın bazı belaları doğal tetiklemelerle gerçekleştirmiş olması mantıklı bir olasılıktır; fakat elbette on belanın tümünü sadece doğal yollardan açıklamak da güçtür. Neticede Tevrat’ın da anlatısına göre belalar aynı zamanda Tanrı’nın Mısır üzerinde bir ilahi yargısıdır. Her halükarda İpuwer’in önemi, Tevrat’ta bulunan belaların birer mit değil de, tarihsel bir anlatı olduğu olgusunu desteklemesidir.
Yorumlar
Yorum Gönder