Bunun nedenlerinden biri, Tanrı'nın bizlerle daha etkin bir iletişim kurma arzusudur. Bir çiftçinin tarlasını sürdüğünü varsayalım. Sabanının toprakta yollar açışını izlerken birden çiftçinin az ilerisinde duran ve saban darbesiyle yok olabilecek bir karınca yuvası fark ettiğinizi düşünün. Karıncaları çok sevdiğiniz için derhal karınca yuvasına koşup onları yaklaşan tehlike konusunda uyarırsınız. Onların tehlikeyi haber verdiğiniz halde işlerine devam ettiklerini görürsünüz. Bunun ardından birçok iletişim yöntemi deneseniz de istediğiniz sonucu alamadığınızı ve yok olma tehlikesi altındaki karıncalara bir türlü ulaşamadığınızı fark edersiniz. En sonunda karıncalara ulaşmanın ve onları uyarmanın tek çaresinin, onlar gibi bir karınca olmak olduğunu anlarsınız.
Tanrı, tarih boyunca insanlara kendi bildirisini duyurmak için farklı iletişim yöntemleri kullanmıştır. En sonunda da kendi Oğlu'nu dünyaya göndermiştir. İbraniler Kitabı'nın açılış ayetleri şöyledir: "Tanrı, eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez ve çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. Bu son çağda da her şeyin mirasçısı olarak belirlediği ve aracılığıyla evreni yarattığı kendi Oğlu'yla bize seslenmiştir (İbr.1:1-2). Yuhanna ise kaleme aldığı ayetlerde şöyle seslenmektedir: Söz, insan olup aramızda yaşadı. Biz de O'nun yüceliğini, Baba'dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu olan biricik Oğul’un yüceliğini gördük. Yahya O'na tanıklık etti. Yüksek sesle şöyle dedi: "Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü O, benden önce vardır" diye sözünü ettiğim kişi budur. Nitekim hepimiz O'nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık. Kutsal Yasa, Musa aracılığıyla lütuf olarak verildi, ama lütuf ve gerçek İsa Mesih aracılığıyla geldi. Tanrı'yı hiçbir zaman kimse görmemiştir. Baba'nın biricik Oğlu, Baba'nın bağrında bulunan ve Tanrı olan biricik Oğul'dur (Yu.1:14-18).
Peygamberler bizlere Tanrı'nın sözünü verdiler. Ancak İsa Mesih, Tanrı'nın sözünün insan bedeni almış halidir ve bizlere sadece sözlerle değil, fiziksel varlığıyla da Tanrı'yı açıklamaktadır. İsa Mesih, Tanrı'yı dokunabileceğimiz, işitebileceğimiz ve görebileceğimiz bir şekilde sunmaktadır. İsa Mesih, Tanrı'yı insan düzeyine indirmiş; insanı da bu süreçte kendisiyle birlikte yüceltmiştir.
Tanrı'nın tek arzusu bizlerle iletişim kurmak değildi; Tanrı, bizlere, bizi ne kadar çok sevdiğini göstermek istiyordu. "Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Tanrı, Oğul'unu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi" (Yu.3:16-17). Elçi Yuhanna, İsa'nın sözlerini bize iletmiştir: "Tanrı, biricik Oğlu'nun aracılığıyla bize olan sevgisini gösterdi. Tanrı'yı biz yaşayalım diye O'nu dünyaya gönderdi ve böylece biz sevmiş değildik, ama O bizi sevdi ve Oğul'unu günahlarımızda bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur" (1.Yu 4:9-10).
İnsanlık, Tanrı olduğunu iddia eden birisinin gerçekten Tanrı olduğunu nasıl anlayacaktır?
Bunun bir yolu, bildirilmiş olan peygamberliklerin tamamlanmasıdır. Tanrı, insanlara, onların dilinde, onların düşüncelerinde konuşabilir ve kendisi beden almadan çok öncesinden neyi beklemeleri gerektiğini bildirebilir. Arkasından beden aldığı ve bu peygamberlikleri tamamladığı zaman, bütün dünya konuşanın O olduğunu bilecektir. İşte Tanrı aynen bunları yapmıştır. Peygamber Yeşaya, Mesih olan Rab'bin geleceğini bildirmiştir (Yşa.9:6; krş. Mez.45:6; 110:1). Kutsal Kitap'ta, bu peygamberin ilettikleriyle ilgili olarak sık sık, "Rab'bin peygamber aracılığıyla bildirdiği şu sözün yerine gelmesi için oldu" ifadesi kullanılır (bkz. Mat.2:15-17-23; 13:14).
Eğer Tanrı, insanlık tarihine girmiş ve insan bedeni alarak aramızda yaşamışsa, O'nun varlığına dair hangi izleri bulmayı bekleyebiliriz? O'nun, gerçekten de insan bedeni alarak aramıza geldiğinden nasıl emin olabiliriz?
Bence, Tanrı'nın beden alışıyla ilgili aşağıdaki sekiz işareti beklememiz doğaldır:
• İnsanlık tarihine eşsiz bir şekilde giriş yapması.
• Tümüyle günahsız olması.
• Doğaüstülüğünü —mucize diye adlandırdığımız— doğaüstü olaylarla ortaya koyması.
• Dünya üzerinde yaşamış olan her insandan daha mükemmel bir şekilde yaşaması.
• Söylenmiş en yüce sözleri söylemesi.
• Sonsuz ve evrensel bir etkiye sahip olması.
• İnsanlığın ruhsal açlığını tatmin etmesi.
• İnsanlığın en korkunç düşmanı olan ölümü yenmesi.
Bu işaretlerin sekizini birden İsa Mesih'in yaşamında açıkça bulabiliyoruz. İsa Mesih, bizlere kendisinin insan görünümündeki Tanrı olduğundan kuşku duymamızı gerektirecek hiçbir neden vermemiştir. Tanrı'nın varlığıyla ilgili olan bu sekiz beklentinin hepsini insanlık tarihinde yerine getirmiştir.
Atinalı Aristides - MS.124-125
Öyleyse Hıristiyanlar dinlerinin başlangıcını İsa Mesih’e geri götürürler; O, En Yüce Tanrı'nın Oğlu olarak adlandırılır. Tanrı'nın gökten indiği ve İbrani bir bakireden bedene büründüğü söylenir. Böylece Tanrı'nın Oğlu bir insan kızında yaşadı. Bu, aralarında kısa bir süre vaaz edilen İncil'de öğretilir ve siz de orada okuyacak olursanız, sahip olunan gücü kavrayabilirsiniz.
Aristides’in Savunması - 2
Yorumlar
Yorum Gönder