Ana içeriğe atla

Berlin "Israel" Yazıtı


Berlin’deki İsrail yazıtı, bir kırık heykel kaidesi üzerinde üç kabartma sembolden oluşmaktadır. Yazı, Berlin Müzesi’ne yaklaşık 100 yıl önce Mısır’dan getirilmesine rağmen, ilk başta kimse sembolleri dikkate almamış ve yaklaşık 100 yıl boyunca müze deposunda saklanmıştır.

2010 senesinde Alman Mısırolog Manfred Görg, müze deposunda bu kırık heykel kaidesini tekrar keşfetti ve hiyeroglifleri deşifre eder etmez büyük bir şaşkınlık yaşadı. Meslektaşları Peter Van der Veen ve Christoffer Theis ile birlikte sembolleri analiz etti ve hepsi de üçüncü kabartmanın okunuşunu “İsrail” olarak yorumladı. Paleograflar tarafından yazıya verilen tarih M.Ö. 1360-1400 arasıdır. Bu tarih, İsrail’in bahsi geçtiği diğer bir yazıt olan Merneptah Steli’ne göre yaklaşık 200 yıl daha eskidir. Paleograflar tarafından belirlenen tarih fevkalade önemlidir. “İsrail” çıkış öncesi bir “ulus” olarak ortaya çıkamayacağına göre, bu tasvir çıkışın M.Ö. 1360-1400 senesinden önce gerçekleşmiş olduğunu işaret eden güçlü bir delildir.

Tabii ki bu yoruma itiraz edenler de var; çünkü yazıtın tam okunuşu Merneptah Steli’nde olduğu gibi “Yśr’l” (İsrail) değil, “Y-šr-il”dir (Yişrail). Fakat Görg, Van der Veen ve Theis’in bu itirazlara cevapları oldukça kesindir. Bir kere Mısır katipleri “s” ve “ş” seslerini oldukça değişken vaziyette kullanmaktadırlar. Buna ilaveten, kaide üzerindeki İsrail yazısı Merneptah yazıtında olduğu gibi Aşkelon ve Kenan isimlerine eşlik etmektedir. Son olarak Berlin yazıtındaki Aşkelon ve Kenan isimleri, Merneptah yazıtına göre daha fazla ünsüz ses içermektedir. Bu da bu isimlerin arkaik bir kullanımını işaret etmektedir. Yani “Yişrail” isminin “İsrail”in arkaik bir varyasyonu olması durumuna kesin gözüyle bakılmaktadır.

Özetle, bu üç Mısırolog Berlin heykel kaidesi üzerindeki yazıtın on sekizinci hanedanlıkta yazılmış bir isim listesi olduğunu ve bu listede İsrail isminin yazıldığını inanmaktadırlar. Bu da İsrailliler’in M.Ö. 1360-1400 senesi öncelerinde Mısır’dan Kenan’a göç ettiğini göstermektedir.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İsa Mesih Efsane midir?

Günümüzde birçok kişi İncil’i açıp İsa’nın yaşamı ve kişiliği hakkında genel bir kavrayışa sahip olabilir; ancak İsa’nın tarihi portresi yalnızca İncil metinleriyle sınırlı değildir. İncil dışındaki tarihi kaynaklar, bu önemli figürün yaşamına dair zengin ve çeşitli bir perspektif sunar. "İncil Dışı Tarihi Kaynaklarda İsa’nın Kimliği" başlığı altında, farklı dönemlere ait tarihçilerin kaleme aldığı yazılar, antik belgeler ve diğer kültürel kaynaklar, İsa’nın zamanındaki sosyal, politik ve kültürel bağlamı anlamamıza yardımcı olabilir. Bu kaynaklar, İsa’nın hayatına dair alternatif bakış açıları sunarak, onun yaşamına dair daha geniş bir perspektif sunma amacını taşımaktadır. Bu çalışma, tarihsel bir derinlik kazandırarak, farklı kaynaklardan gelen verilerin bir araya gelmesiyle İsa’nın yaşamını anlama çabasını yansıtmaktadır. Bu kaynakların incelenmesi son derece önemlidir çünkü bu cümleleri yazanlar Hristiyan yanlısı veya tebliğcisi değil; aksine, Hristiyanlık dü...

Kur’an Güvenilir mi? Tarihsel, Metinsel ve Metafizik Açısından İncelemek

Bilindiği üzere Kur’an, İslam’ın temel taşıdır ve Müslümanlar için Allah’tan gelen değişmez bir vahiy olarak kabul edilir. MS 610–632 arasında Muhammed’e vahiy yoluyla indiği ve insanlık tarihindeki en yüksek hakikati sunduğu iddia edilir. Müslüman âlimler bu metnin sözlü aktarım geleneğiyle korunduğunu, tefsirlerle (örn. İbn Kesir, Taberi) anlamlandırıldığını ve hadislerle (örn. Buhari, Müslim) desteklendiğini savunur. Ancak bu iddia, tarihin soğuk gerçekleri, metinsel eleştirinin titiz analizleri ve metafizik sorgulamaların mantıksal gücü karşısında derin bir şüpheyle karşılaşır. Hristiyanlık, İsa’nın yaşamına dair belgelerini olaylardan yalnızca 20–70 yıl içinde sunarken, Kur’an, İsa’dan 600 yıl, Musa’dan 2000 yıl, İbrahim’den 2500 yıl sonra ortaya çıkar — bu gecikme, vahiy iddiasını çağdaş tanıklıklar olmadan bir kurguya dönüştürür mü? İslam tarihi (İbn Hişam, Taberi), bu metnin ve dinin kökenini yüceltirken, arkeolojik ve metinsel kanıtlar bu anlatıyı gölgede bırakır. ...

Sahte Bir Peygamber Açığa Çıktı!

Kutsal Kitap, çok sayıda sahte peygamberin geleceğinden bahseder. Peki ya İslam peygamberi? Bugün MİKA 3:5 pasajını inceleyeceğiz. "Kavmımı saptıran o peygamberler ki, dişlerile ısırırlar, ve: Selâmet, diye bağırırlar; ve onların ağzına bir şey koymayan adama karşı cenk açarlar." MİKA 3:5  "Selamet" diye bağırırlar!  Ayet'te "selamet" olarak çevrilen sözcük, sözlükte "esenlik" veya "barış" anlamına gelen "şalom"dur ( שָׁלוֹם ‎ ). "Şalom"un doğrudan Arapça karşılığı "selam"dır ( سلام ). Ve bu, "İslam" ( الإسلام ) ifadesinin türediği sözcüğün ta kendisidir. Çevirmenler tarafından bağırmak olarak çevrilen İbranice sözcüğe bakalım:  Qara ( קָרָא ). Qara'nın doğrudan Arapça karşılığı harfi harfine aynıdır:  Qara ( قرأ ). Peki İslam peygamberine iletilen ilk vahiy sözcüğünün kökü?   İqra  ( اقرأ ). Ayette "saptıran o peygamberler" olarak çevrilen İbranice ifadenin ...