Ana içeriğe atla

Kur'an ve Mesih Kavramı


Kur’an, İsa’yı “Mesih” (المسيح, el-Mesîh) olarak adlandırırken, bu terimin Yahudi ve Hristiyan kutsal metinlerindeki derin anlamını göz ardı eden bir kullanım sergiler. Kur’an’da “Mesih” terimi, İsa için özel bir unvan olarak kullanılır; ancak bu unvanın teolojik ve tarihsel içeriği Kur’an’ın hiçbir yerinde açıklanmaz, yalnızca yüzeysel bir şekilde zikredilir. Bu durum, Kur’an’ın “Mesih” kavramını Yahudi-Hristiyan geleneğinden ödünç aldığı, fakat bu terimin zengin anlamını ve bağlamını yeterince anlamadığı ya da aktarmadığını gösteriyor. Kur’an’ın İsa’yı “Mesih” olarak tanımlaması, aynı zamanda onun “sıradan bir elçi” olduğunu vurgulamasıyla çelişir. Bu çelişki, “Mesih” unvanının Kur’an’daki kullanımında ciddi bir anlam eksikliğini ve teolojik bir tutarsızlığı ortaya koyar.

Kur’an, İsa’yı “Mesih” olarak adlandırırken, bu unvanı birkaç ayette açıkça zikreder. Örneğin, Nisa Suresi 4:171’de şöyle denir:

“Ey Kitap Ehli! Dininizde aşırılığa gitmeyin ve Allah hakkında haktan başka bir şey söylemeyin. Meryem oğlu İsa Mesih, yalnızca Allah’ın elçisidir; O’nun Meryem’e ulaştırdığı kelimesi ve O’ndan bir ruhtur. Öyleyse Allah’a ve elçilerine iman edin…”

Benzer şekilde, Maide Suresi 5:75’te şu ifade yer alır:

“Meryem oğlu Mesih İsa, yalnızca bir elçidir; ondan önce de elçiler gelip geçmiştir…”

Bu ayetlerde dikkat çeken bir çelişki vardır: Kur’an, İsa’yı “Mesih” olarak adlandırırken, aynı zamanda onun “sıradan bir elçi” olduğunu, diğer elçilerden farklı bir konuma sahip olmadığını vurgular. Ancak “Mesih” unvanı, Yahudi-Hristiyan geleneğinde son derece özel ve yüce bir anlam taşır; bu unvan sıradan bir elçiye değil, Tanrı’nın özel bir şekilde seçtiği, kurtarıcı bir figüre verilmektedir. Kur’an’ın bu unvanı kullanması, fakat ona herhangi bir anlam yüklememesi, ciddi bir teolojik sorun yaratır. Eğer İsa, diğer elçilerden farksız bir elçiyse, neden yalnızca ona “Mesih” unvanı verilir? Kur’an bu unvanın içeriğini açıklamaz; “Mesih” terimi, bağlamından koparılmış, içi boş bir etiket olarak kalır.

Filolojik açıdan bakıldığında, “Mesih” (المسيح, el-Mesîh) terimi, Arapçada “meshetmek” anlamına gelen “مَسَحَ” (masaha) kökünden türemiştir. Bu kök, “yağla meshetmek” veya “kutsamak” anlamını taşır ve Yahudi geleneğindeki “משיח(Mashiach) teriminden gelir. İbranice “Mashiach”, “meshedilmiş olan” demektir ve Tanrı tarafından özel bir görev için seçilmiş kişiyi ifade eder; bu kişi genellikle bir kral, kahin ya da kurtarıcı figürdür. Hristiyanlıkta da “Mesih” (Yunanca Χριστός, Christos), İsa’nın Tanrı’nın Oğlu, insanlığın kurtarıcısı ve beklenen Mesih olduğu inancını yansıtır. Kur’an bu terimi kullanırken, ne Yahudi geleneğindeki “Mesih”in tarihsel ve teolojik bağlamını ne de Hristiyanlıktaki “Mesih”in kurtarıcı rolünü ele alır. “Mesih” unvanı, Kur’an’da yalnızca İsa’ya özgü bir isim gibi görünür; ancak bu unvanın neden verildiği, ne anlama geldiği veya İsa’yı diğer elçilerden nasıl ayırdığı konusunda hiçbir açıklama sunulmaz. Bu durum, Kur’an’ın “Mesih” terimini Yahudi-Hristiyan geleneğinden ödünç aldığı, ancak bu terimin derin anlamını ve bağlamını anlamadığı ya da kasıtlı olarak göz ardı ettiği izlenimini doğurur.

İsa’yı Mesih olarak adlandırmak ve aynı ayette onun özel bir şey olmadığını ve diğerleri gibi sadece bir elçi olduğunu söylemek kendi içinde bir çelişkidir. Eğer Mesih de diğer peygamberler gibiyse, neden bu özel unvanı almıştır? Kur’an bu unvana herhangi bir anlam vermemektedir ve bu unvanın Yahudi ve Hıristiyanlardan alındığı açıktır. Bu nedenle bu unvanın Yahudi-Hıristiyan kutsal kitaplarında ne anlama geldiğini sormamız gerekir.

Yahudi-Hristiyan Geleneğinde “Mesih” Kavramı

Yahudi-Hristiyan geleneğinde “Mesih” kavramı, derin bir teolojik ve tarihsel anlama sahiptir. Yahudilikte “Mesih” (משיח, Mashiach), Tanrı tarafından seçilmiş, meshedilmiş bir kurtarıcı figürü ifade eder. Yeşaya 11:1–5’te, Mesih’in özellikleri şöyle tanımlanır: “İşay’ın kütüğünden bir filiz çıkacak… Rab’bin Ruhu onun üzerinde olacak… Adaletle yoksulların davasını savunacak.” Bu ayetler, Mesih’in yalnızca bir elçi değil, Tanrı’nın krallığını yeryüzünde kuracak, adaleti sağlayacak ve halkını kurtaracak özel bir figür olduğunu gösterir. Yahudi geleneğinde Mesih, Davud’un soyundan gelen, İsrail’i kurtaracak ve Tanrı’nın vaatlerini gerçekleştirecek bir kral olarak beklenmiştir (Yeremya 23:5–6).

Hristiyanlıkta “Mesih” (Χριστός, Christos), İsa’nın Tanrı’nın Oğlu, insanlığın günahlarından kurtarıcısı ve beklenen Mesih olduğu inancını yansıtır. Yuhanna 4:25–26’da, Samiriyeli kadın İsa’ya, “Mesih denen birinin geleceğini biliyorum” der; İsa ise, “Seninle konuşan ben, o benim” yanıtını verir. Matta 16:16’da, Petrus, İsa’yı “Sen, yaşayan Tanrı’nın Oğlu Mesih’sin” diyerek tanır. Hristiyan teolojisinde Mesih, yalnızca bir elçi değil, Tanrı’nın Bedenleşmiş Kelamı’dır (Yuhanna 1:14); O, insanlığı günahın esaretinden kurtarmak için çarmıhta ölmüş ve dirilmiştir. Bu bağlamda, “Mesih” unvanı, İsa’nın eşsiz rolünü ve ilahi doğasını vurgular; O, diğer elçilerden tamamen farklı, Tanrı’nın kurtarıcı planının merkezi bir figürüdür.

Yahudi-Hristiyan geleneğinde “Mesih” unvanı, sıradan bir elçiye değil, Tanrı’nın özel bir şekilde seçtiği, kurtarıcı bir role sahip bir figüre işaret eder. Kur’an’ın İsa’yı “Mesih” olarak adlandırması, bu unvanın tarihsel ve teolojik bağlamını göz ardı eder. Eğer İsa, Kur’an’ın iddia ettiği gibi yalnızca bir elçiyse, neden Yahudi-Hristiyan geleneğinde bu kadar yüce bir anlam taşıyan “Mesih” unvanı ona verilir? Kur’an, bu soruya yanıt vermez; “Mesih” unvanı, anlamından yoksun bir şekilde, yalnızca İsa’ya atfedilmiş bir etiket olarak kalır.

Kur’an’ın “Mesih” unvanını kullanırken sergilediği anlam eksikliği, bu terimin Yahudi-Hristiyan geleneğinden ödünç alındığını, ancak orijinal bağlamından koparıldığını gösterir. Kur’an, İsa’yı “Mesih” olarak adlandırırken, bu unvanın teolojik ve tarihsel içeriğini tamamen boşaltır. İsa, Kur’an’da “Mesih” olarak anılır, ancak bu unvanın ne anlama geldiği, İsa’yı diğer elçilerden nasıl ayırdığı veya neden yalnızca ona verildiği konusunda hiçbir açıklama sunulmaz.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

İsa Mesih Efsane midir?

Günümüzde birçok kişi İncil’i açıp İsa’nın yaşamı ve kişiliği hakkında genel bir kavrayışa sahip olabilir; ancak İsa’nın tarihi portresi yalnızca İncil metinleriyle sınırlı değildir. İncil dışındaki tarihi kaynaklar, bu önemli figürün yaşamına dair zengin ve çeşitli bir perspektif sunar. "İncil Dışı Tarihi Kaynaklarda İsa’nın Kimliği" başlığı altında, farklı dönemlere ait tarihçilerin kaleme aldığı yazılar, antik belgeler ve diğer kültürel kaynaklar, İsa’nın zamanındaki sosyal, politik ve kültürel bağlamı anlamamıza yardımcı olabilir. Bu kaynaklar, İsa’nın hayatına dair alternatif bakış açıları sunarak, onun yaşamına dair daha geniş bir perspektif sunma amacını taşımaktadır. Bu çalışma, tarihsel bir derinlik kazandırarak, farklı kaynaklardan gelen verilerin bir araya gelmesiyle İsa’nın yaşamını anlama çabasını yansıtmaktadır. Bu kaynakların incelenmesi son derece önemlidir çünkü bu cümleleri yazanlar Hristiyan yanlısı veya tebliğcisi değil; aksine, Hristiyanlık dü...

Kur’an Güvenilir mi? Tarihsel, Metinsel ve Metafizik Açısından İncelemek

Bilindiği üzere Kur’an, İslam’ın temel taşıdır ve Müslümanlar için Allah’tan gelen değişmez bir vahiy olarak kabul edilir. MS 610–632 arasında Muhammed’e vahiy yoluyla indiği ve insanlık tarihindeki en yüksek hakikati sunduğu iddia edilir. Müslüman âlimler bu metnin sözlü aktarım geleneğiyle korunduğunu, tefsirlerle (örn. İbn Kesir, Taberi) anlamlandırıldığını ve hadislerle (örn. Buhari, Müslim) desteklendiğini savunur. Ancak bu iddia, tarihin soğuk gerçekleri, metinsel eleştirinin titiz analizleri ve metafizik sorgulamaların mantıksal gücü karşısında derin bir şüpheyle karşılaşır. Hristiyanlık, İsa’nın yaşamına dair belgelerini olaylardan yalnızca 20–70 yıl içinde sunarken, Kur’an, İsa’dan 600 yıl, Musa’dan 2000 yıl, İbrahim’den 2500 yıl sonra ortaya çıkar — bu gecikme, vahiy iddiasını çağdaş tanıklıklar olmadan bir kurguya dönüştürür mü? İslam tarihi (İbn Hişam, Taberi), bu metnin ve dinin kökenini yüceltirken, arkeolojik ve metinsel kanıtlar bu anlatıyı gölgede bırakır. ...

Sahte Bir Peygamber Açığa Çıktı!

Kutsal Kitap, çok sayıda sahte peygamberin geleceğinden bahseder. Peki ya İslam peygamberi? Bugün MİKA 3:5 pasajını inceleyeceğiz. "Kavmımı saptıran o peygamberler ki, dişlerile ısırırlar, ve: Selâmet, diye bağırırlar; ve onların ağzına bir şey koymayan adama karşı cenk açarlar." MİKA 3:5  "Selamet" diye bağırırlar!  Ayet'te "selamet" olarak çevrilen sözcük, sözlükte "esenlik" veya "barış" anlamına gelen "şalom"dur ( שָׁלוֹם ‎ ). "Şalom"un doğrudan Arapça karşılığı "selam"dır ( سلام ). Ve bu, "İslam" ( الإسلام ) ifadesinin türediği sözcüğün ta kendisidir. Çevirmenler tarafından bağırmak olarak çevrilen İbranice sözcüğe bakalım:  Qara ( קָרָא ). Qara'nın doğrudan Arapça karşılığı harfi harfine aynıdır:  Qara ( قرأ ). Peki İslam peygamberine iletilen ilk vahiy sözcüğünün kökü?   İqra  ( اقرأ ). Ayette "saptıran o peygamberler" olarak çevrilen İbranice ifadenin ...